Ana sayfa » Bilim-Teknoloji » Ragbi Oyuncularının Kazadan Bir Süre Sonra Yamyama Dönüşüp Ölen Pilot ve Arkadaşlarını Yemelerine Neden Olan Uçak Kazası…

Ragbi Oyuncularının Kazadan Bir Süre Sonra Yamyama Dönüşüp Ölen Pilot ve Arkadaşlarını Yemelerine Neden Olan Uçak Kazası…

Yazar: Erdinç Şahin
0 yorum

KUZEYEGEHABER-Ailecek veya en yakın arkadaşlarınızla harika bir tatilin planını yaptınız. Her şeyi hazırladınız. Uçağa bindiniz ve gideceğiniz yerde neler yapacağınızla ilgili heyecanlı sohbetler ediyorsunuz. Aniden türbülans başladı ama rutin bir şey olduğu için çok endişelenmediniz. Ta ki… Uçak dağların arasında bir oraya bir buraya savrulana dek.

Bu korkutucu senaryo, ragbi oyuncuları, Şili’deki maça giderken gerçekleşti. Uçakta 45 kişi vardı ve hepsi takım oyuncusu değildi. Bazılarının aile üyeleri veya taraftarları vardı. Kaza gerçekleştiğinde ise çevrelerinde ne bitki vardı ne hayvan. And Dağları’nın arasında, ıssızlığın ortasında bir başlarına kalmışlardı. İşler o kadar korkutucu bir seviyeye gelmişti ki yamyama dönüştüler!

Başlarına geleceklerden habersiz oyuncular, uçuş için en ucuz yolu aramıştı.

12 Ekim 1972 tarihinde, Uruguay’dan Şili’ye yolcu uçağıyla uçmak pahalı olduğundan en ucuz seçeneği aramışlardı. Çözüm ise bir hava kuvvetleri uçağıydı!

Üstelik bu uçak, yüksek ağırlığı ve zayıf motorları yüzünden “kızak” adını almıştı. Ama kimsenin bundan haberi yoktu. Tek bildikleri, Santiago’daki ragbi maçlarını oynamak için en ucuz uçuşu bulduklarıydı.

Yolculuğun ilk bölümü, And Dağları üzerindeki fırtına nedeniyle yarıda kesildi ve Arjantin’de mola vermek zorunda kaldılar. Moladan sonra, her şeyden habersiz bir şekilde güle oynaya uçuşlarına devam ettiler. Daha sonra oyunculardan biri, uçağın dağlara çok yakın olduğunu söyledi ve yolcular yavaş yavaş paniklemeye başladı.

Pilotlar, korkunç bir hata yapmıştı.

Pilotlar, hava trafik kontrollerine bir dakika içinde havalimanına ulaşacaklarını söylemişlerdi ancak bulutlardan dolayı etrafı tam göremeyip süre konusunda yanılmışlardı. 1 değil, ancak 11 dakika içinde ulaşabilirlerdi.

Alçalışa geçtiklerinde dağların ortasındaydılar. Rüzgâr korkunçtu, türbülans gittikçe artıyordu. Uçak, sağa sola savrulurken bulutlar aralanmıştı ve pilotlar, önlerinde siyah bir şey görmüşlerdi. Dağlara doğru gidiyorlardı.

Uçağın arka kısmı bir dağa çarptı ve koptu. Bir sonraki çarpışta ise kanatları ve gövdenin bir kısmını daha kaybettiler. Gökyüzünün ortasında dondurucu soğuğa maruz kalmışlardı.

Uçağın yalnızca ön kısmı kalmıştı. Sonra ise “BUM!”; geri kalanlar, karla kaplı bir dağa düştüler. 12 kişi hayatını kaybetmişti ve koltukları kopan cesetlerden bazıları pilot kabinine doğru toplanmıştı. Âdeta bir mucize sonucu hayatta kalanlar ise çığlıklar atıyor ve inliyordu.

Etrafı buzullarla çevrili bir yerde olduklarından, bulundukları bölgenin bir ismi bile yoktu.

Düştükleri bu bölgede bulunma ihtimalleri neredeyse sıfırdı. Hava dondurucu derecede soğuktu ve yükseklikten dolayı nefes almakta zorluk çekiyorlardı.

İlk gece, -30 derecede, uçağın geri kalan gövdesindeki delikleri valizlerle kapatarak içine sığınmaya çalışmışlardı. O gece, 5 kişi daha hayatını kaybetmişti ve kazada toplam ölen kişi sayısı 17’ye çıkmıştı.

Kaptan pilot ölmüştü ancak yardımcı pilot, enkazın altında canlı olarak bulunmuştu. Yanında bir silah vardı ve yolculardan, o silahla kendisini vurarak acısına son vermelerini istemişti. Yolcular bunu yapmayı kabul etmese de zaten kısa süre içinde yardımcı pilot da hayatını kaybetmişti.

Çevrelerinde ne bitki ne de hayvan vardı.

Valizlerden yiyecek aramaya başladılar ancak sadece 8 çikolata, 3 kavanoz reçel, bir kutu badem, biraz şeker ve birkaç şişe vardı. Karları eritip boş şarap şişelerine koyarak su olarak kullanıyorlardı. Her geçen gün, ölü sayısı artıyordu.

Enkazda transistörlü bir radyo bulmuşlardı fakat duydukları şey psikolojilerini de altüst edecekti. Radyodan, onları aramayı artık bıraktıklarını öğrendiler. Artık tamamen çaresiz hissediyorlardı.

Bagaj parçalarından yırtılan deri şeritleri yemeyi bile denemişlerdi. İçlerinden biri, ölen yolcuları ve pilotları yeme fikrini ortaya attı. Ne yazık ki başka seçenekleri yoktu. Ya arkadaşlarını yiyeceklerdi ya da kendileri de ölecekti.

Hayatta kalmayı başaran 27 kişi, yamyamlığa pilotu yemekle başladı.

İç organlar dahil, et olan her yeri yiyorlardı. Yemek sorununu biraz olsun çözdüklerini düşünürken başka bir felaket daha meydana geldi. Bölgeye çığ düştü. Uçağın tüm delikleri karla kapanmıştı. Bu olayda, 8 kişi daha hayatını kaybetti.

Geri kalanlar, valizlerde buldukları eşyalarla derme çatma kar ayakkabıları, bereler, montlar yapmıştı. Onlar sayesinde yürüyüş mesafelerini biraz daha genişlettiler ve uçağın arka gövdesine ulaştılar. Burada biraz yemek ve çizgi roman buldular. O geceyi, çizgi roman okuyarak geçirdiler.

Ertesi gün, içlerinden biri, dağa çıkıp yürüme fikriyle geldi. Şili’nin batıda olduğunu biliyorlardı ve düştükleri sırada iniş pistine çok uzak olmadıklarını da pilotun anonsu sayesinde farkındaydılar. Fakat en kısa yol bile en az 60 kilometreydi, tabii onlar bunu bilmiyordu. Tek bildikleri, başka seçeneklerinin olmadığıydı.

Yolculuktan önce yanlarına insan eti stoğu aldılar.

Yola çıktıkları 61. günde, hayatta kalan sayısı 16’ya düşmüştü. Kendi yaptıkları korunaklı kıyafetler ve insan cesetleriyle hayatta kalmaya çalışıyorlardı ancak yürüdükçe daha fazla dağla karşılaşıyorlardı.

Sanki sonsuzluğa doğru bir yolculuğa çıkmışlardı. 8. güne geldiklerinde bir nehir ve eriyen karların arasında yeşillikler buldular. Daha da önemlisi, nehrin karşı tarafında bir insan vardı!

Ancak karşı tarafa geçecek kadar güçleri kalmamıştı. O gece nehir kenarında uyudular ve ertesi sabah aynı adamı gördüler. Adam, bir kayaya kâğıt-kalem bağlayıp onlara doğru fırlattı.

Kazazedeler ise kağıda “Biz uçak kazasından sağ kurtulduk. Yiyeceğimiz yok, artık yürüyemiyoruz bile.” yazdı. Nehrin karşısındaki adam hemen yardım çağırmaya gitti ve bu şekilde kurtuldular.

Daha sonra bölgeyi incelemeye ekipler gitti.

Kemikleri çıkarılmış insan cesetleriyle karşılaşan ekipler, şoke oldu ancak hayatta kalanlar o etleri yemeseydi onlar da orada ölecekti. Medyaya sızan bu bilgi, kazazedelerin “vahşi yamyamlar” olarak etiketlenmesine sebep oldu ve büyük tepki gördüler. Sonuç olarak, 16 kişi de hayattaydı.

Bu olay elbette filmlere ve belgesellere de konu oldu:
Prisoners of Snow
Survive!
Cyclone
Alive
Stranded: I Have Come from a Plane That Crashed on the Mountains
Trapped: Alive in the Andes
I Am Alive: Surviving the Andes Plane Crash
Rick and Morty – “The Vat of Acid” bölümü
Society of the Snow

Kaynaklar: Alive: The Story of the Andes Survivors, Britannica, National Geographic, Independent

İlginizi Çekebilecek Yazılar

Yorum Yap

* Bu formu kullanarak, verilerinizin bu web sitesi tarafından saklanmasını ve işlenmesini kabul etmiş olursunuz.

© 2015 – 2024 | Kuzeyegehaber.com