Ana sayfa » Güncel » “KARANLIĞA KARŞI ÖNLÜĞÜMÜZÜN BEYAZINA SAHİP ÇIKACAĞIZ…”

“KARANLIĞA KARŞI ÖNLÜĞÜMÜZÜN BEYAZINA SAHİP ÇIKACAĞIZ…”

Yazar: Erdinç Şahin
0 yorum

KUZEYEGEHABER-İstanbul Tabip Odası Seçimli Olağan Genel Kurul Toplantısı bugün Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Merkezi’nde başladı.

İki gün sürecek olan seçimli genel kurul toplantısına Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve bazı illerin tabip adalarının başkanları katıldı. İstanbul Tabip Odası’nın yeni yönetimi yarın yapılacak seçimle belli olacak.

Yönetim Kulu Başkanlığı için Demokratik Katılım Grubu’ndan Prof. Dr. Nergis Erdoğan, Türk Hekimleri Birliği’nden Dr. Yavuzhan Baş ve bağımsız aday Dr. Onur Beden yarışacak.

ANKA’dan Fahrettin Öztürk’ün aktardığına göre; toplantıda konuşan İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, sağlıktaki sorunların fakında olduklarını belirterek şunları söyledi:

“SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI TÜM AĞIRLIĞIYLA HEKİMLERİN ÜZERİNE SİNMEYE BAŞLADI..”

İktidar, bütün yöntemleriyle, tüm kurumlarıyla kamu kurumlarını parçalamaya, bölmeye, dağıtmaya uğraştı. Bu 2011 yılından sonra iyice tamamlanarak sağlıkta dönüşüm programı tüm ağırlığıyla hekimlerin üzerine sinmeye başladı. Bu bizim hem yeminimize, mesleki etik değerlerimize hiç de uygun olmayan bir ortamda çalışmamıza neden oldu.

“İKTİDARDAN BAĞIMSIZ MESLEK ODALARININ VARLIĞININ YAŞAMSAL ÖNEMDE OLDUĞUNU GÖRDÜK..”

Performans zemininin bütün ağırlığını hissettiğimiz iş yükü olarak bize dönen, sağlıkta şiddet olarak bize dönen, emekliye yansımayan, güvencesiz koşullarda çalışmaya iten bütün bu sorunların hepimiz farkındayız. Burada meslek odalarının önemi çok ortaya çıkıyor. Gerçekten iktidarlardan bağımsız, amatör ruhla yönetilen, bağımsızlığını her ortamda gösterebilecek ve kendi maddi gücünden başka hiçbir yerden destek almayan ne iktidardan ne fonlardan. Böyle bağımsız meslek odalarının varlığının yaşamsal önemde olduğunu Covid-19 döneminde de yakından yaşayarak gördük.

“HEM HASTA HAKLARINI HEM DE HALKIN SAĞLIĞINI KORUYORUZ”
Bütün bunlara baktığımızda TTB’nin yasası, sadece hekim haklarını korumak için değildir. Anayasa’nın 23. maddesi bize aynı zamanda halk sağlığını ve hasta haklarını koruma görevini de verir. Ve bütün bunlar için birlikte mücadele ettiğimiz için aslında hem hasta haklarını hem de halkın sağlık hakkını da koruduğumuz için aslında vatandaşlarımız için, Türk Tabipler Birliği için ve meslek olarak hekimliğin değeri korunabilmiştir.

“SADECE MESLEKİ HAKLARIMIZ İÇİN UĞRAŞMIYORUZ..”

Çünkü biz sadece mesleki haklarımız için uğraşmayız. Çünkü sağlığın aynı zamanda bir eğitim sorunu olduğunu, bir iklim krizi sorunu olduğunu, bir kadına şiddet sorunu olduğunu biliriz. Ve ülkemizde ne yazık ki dünyadan farklı olarak, bir de adaletsiz sistemin varlığı, hukukun maalesef yer almamış olması, işlememesi, demokrasinin işlememesi, meslek odalarının çok daha zor koşullarda çalışmasına sebep olmakta.”

Genel Kurul’a hitap eden TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı da İstanbul Tabip Odası’nın Türkiye’nin en büyük ve en fazla üyeye sahip, aynı zamanda en eski tabip odası olduğuna vurgu yaparak, şöyle konuştu:

“HAKLARIMIZA SAHİP ÇIKMAK İÇİN MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ..”

“Haklarımıza sahip çıkmak için mücadeleyi sürdürüyoruz. Evet, İstanbul Tabip Odası, Türkiye’nin en büyük, en fazla üyesi olan ve en eski tabip odası. Bu süreçte meslek örgütümüz içinde de çok önemli bir yeri var. Çünkü sağlık ortamında yaşananların tamamı, olumu yanları da sorunlu yanları da en fazla İstanbul Tabip Odası açısından görünür olan ve dolayısıyla Türkiye’nin bütününü, resmini görmek için İstanbul Tabip Odası yönünden, İstanbul’da çalışmakta olan hekimlere bakmanın neredeyse yeterli olabileceği bir boyutta.

“İSTANBUL’DAN BAŞLADIĞIMIZ BİR BEYAZ YÜRÜYÜŞLE HEP BERABER ANKARA’YA YOL ALDIK”
Evet, biz tüm tabip odalarıyla beraber, TTB olarak son dönemde özellikle yaşanan tahribatın pandemiyle birlikte daha da görünür olması sonucunda yoğun bir eylem sürecinin de içinde olduk. Ve bu eylem sürecine İstanbul’dan başladık. İstanbul’dan başladığımız bir beyaz yürüyüşle hep beraber Ankara’ya yol aldık. Ve bütün Türkiye’de etkili eylemlerle aslında belki ilk bakışta çok yanıt bulamıyormuş gibi gözükse de bir yanıt aldık. Resmi yazışmalarda değil ama bir gün televizyonlarda haklarımıza dair birtakım düzenlemeler yapılacağı yarım ağızla da olsa ifade edildi. Ne zaman? Eylem sürecinin ardından.

“MESLEKTAŞLARIMIZ ÖZELLERDE UCUZ İŞ GÜCÜNE DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR..”

Mücadelenin ne kadar kıymetli olduğunu, birlikte mücadele ettiğimizde bundan kazanımlarla çıkacağımızı unutmamak gerekiyor. Yıllar içinde elde ettiğimiz kazanımlara baktığımızda, bunların hiç de hafife alınır bir yanı olmadığını görüyoruz. Evet, tıp eğitimindeki tahribattan, emekli hekimlerin yaşadığı zorluklara pek çok sorunumuz var. Alanda çalışırken, artık kamusal alanda çalışma olanakları ortadan kalktığı için özellere itilen meslektaşlarımızın, özellerde ucuz işgücüne dönüştürülmesi, yani onların da tüketim nesnesi olması tam da bugün, aynı zamanda, yitireli 10 yıl olmuş olan bir gencecik meslektaşımızı anarken, sağlıkta şiddet sonucu yitirdiğimiz meslektaşımızı, sağlıkta şiddeti de çağıran nedenlerden birisi. Buna karşı da mücadele etmek gerekiyor.

“MÜCADELEDEN VAZGEÇMİYORUZ..”

Evet, sesimizi duyuyorlar dedik. Duyuyorlar çünkü bir telaşla aynı zamanda birtakım yasal düzenlemeler yapılacağına dair teklifler ardı ardına Meclis’e geldi. Sağlık hizmetlerinden kaynaklı zararlara ilişkin uzun soluklu bir mücadelemiz vardı. Ona ilişkin bir düzenleme yapmak üzere adım attılar. Bunlar yeterli mi? Tabii ki değil. Her aşamada aslında bağımsız mücadele hattını yok sayan bir anlayışla bunu gerçekleştirmeye çalıştıklarını biliyoruz. Ama biz mücadeleden vazgeçmiyoruz.

“MESLEK ÖRGÜTÜMÜZÜ GÜÇLENDİRMEK GEREKİYOR..”

Her yasa tasarısının görüşüldüğü komisyonlarda sabaha kadar görüşülmüşse, sabaha kadar orada olma iradesiyle sözümüzü kurmaktan kaçınmıyoruz. Bunu olanaklı kılan, elbette tüm Türkiye’deki Tabip Odalarında emek veren, tüm Türkiye’de nitelikli sağlık hizmetinin gerçekleşebilmesi için özveriyle çalışan meslektaşlarımızın emekleri sonucu olduğunu unutmamak gerekiyor. Bunu güçlendirmek gerekiyor. Meslek örgütümüzü güçlendirmek gerekiyor.

“BAŞLARKEN ‘EMEK BİZİM SÖZ BİZİM’ DEMİŞTİK..”

Son dönemde örgütlü bir mücadelenin anlamı üzerine yeni adımlar atılmaya başlanıldığını görüyoruz. Aslında örgütlü mücadeleyi önüne hedef olarak koyması meslektaşlarımızın, çok önemli. Bunun hangi koşullarda nasıl yürümesi gerektiğini birlikte tartışmamız, birlikte önümüze bir yol çizmemiz çok değerli olacaktır. Ve bu mücadelenin kazanacağı günlerin de yakın olduğunu biliyoruz. Çünkü biz mücadeleden vazgeçmiyoruz. Başlarken, ‘Emek bizim, söz bizim’ demiştik hep birlikte. ‘Karanlığa karşı önlüğümüzün beyazına sahip çıkacağız’ demiştik. Biz hala o önlüğün beyazı için mücadeleye devam ediyoruz. Sislere de emekleriniz için teşekkür ediyoruz…”

İlginizi Çekebilecek Yazılar

Yorum Yap

* Bu formu kullanarak, verilerinizin bu web sitesi tarafından saklanmasını ve işlenmesini kabul etmiş olursunuz.

© 2015 – 2024 | Kuzeyegehaber.com