Ana sayfa » Bilim-Teknoloji » En Küçük Gezegen Olsa da Baş Döndürücü Bir Hıza Sahip Merkür’ün Enteresan Özellikleri…

En Küçük Gezegen Olsa da Baş Döndürücü Bir Hıza Sahip Merkür’ün Enteresan Özellikleri…

Yazar: Erdinç Şahin
0 yorum

KUZEYEGEHABER-Güneş sisteminin hızlı koşucusu Merkür’ün temel özelliklerinden başlayarak onun ilginç yüzey yapılarına, ince atmosferinin gizemlerine ve bilim insanlarının en son keşiflerine kadar birçok konuyu aktaracağız.

Merkür gezegeni özellikleri
Merkür, adını Roma mitolojisindeki haberci tanrıdan alır.
Merkür, ilk ne zaman gözlemlendi?
Güneş’e en yakın gezegen.
Dünya çapının yaklaşık üçte biri kadar.
Güneş etrafındaki dönüşü ile 1 yılı sadece 88 Dünya gününde tamamlıyor.
Merkür’ün modern gözlem tarihi, 20. yüzyılda uzay araştırmalarının başlamasıyla birlikte yeni bir boyut kazandı.
Merkür’ün yüzeyi, Ay’ın yüzeyine benzer şekilde, sayısız kraterle kaplı.
Merkür’ün iç yapısı, büyük bir demir çekirdeğe sahip olmasıyla dikkat çekici.
Güneş sistemindeki herhangi bir gezegenin en ince atmosferine sahip.
Donmuş su keşfedildi.
Yüzeyinde kuyruklu yıldız gibi dökülen parçacık akıntıları da keşfedildi.
Merkür ile Einstein’ın genel görelilik teorisi doğrulandı.
Merkür hakkında diğer bilgiler:
Merkür, adını Roma mitolojisindeki haberci tanrıdan alır.

Bu isim, onun Güneş etrafındaki hızlı hareketine atıfta bulunur. Universe Today’e göre Sümerler, MÖ 2 bin yıl kadar erken bir dönemde Merkür’den bahsediyordu. Babiller ise Merkür’e Nabu ismini vermişlerdi. Onların ise bu ismi verme sebebinin Romalıların haberci tanrıları olduğu biliniyor.

Merkür, ilk ne zaman gözlemlendi?…

NASA’ya göre Merkür ilk kez 1631 yılında Gök Bilimciler Galileo Galilei ve Thomas Harriot tarafından icat edilen teleskopla gözlemlendi.

Güneş’e en yakın gezegen…

Güneş sisteminin en küçük gezegeni olmasına rağmen Merkür’ün sahip olduğu özellikler onu son derece ilginç kılıyor. Güneş’e olan ortalama mesafesi yaklaşık 58 milyon kilometre olup bu da onu Dünya’dan sonra Güneş’e en yakın ikinci gezegen yapıyor. Fakat Güneş’e bu kadar yakın olmasına rağmen en sıcak gezegen olma ünvanını Venüs’e kaptırıyor.

Dünya çapının yaklaşık üçte biri kadar…

Merkür’ün çapı yaklaşık 4,880 kilometre ve bu da onu, Ay’dan biraz daha büyük yapıyor. Ayrıca Merkür, küçük olsa da yoğun metalik çekirdeği sayesinde beklenenden daha ağır bir gezegen. Merkür’ün yer çekimi ise Dünya’nın yaklaşık üçte biri kadar. Bu da üzerindeki ağırlığın Dünya’da hissedilenden daha hafif olacağı anlamına geliyor.

Güneş etrafındaki dönüşü ile 1 yılı sadece 88 Dünya gününde tamamlıyor…

Buna rağmen Merkür’ün kendi ekseni etrafında dönmesi tam 59 Dünya günü sürüyor. Bu da Merkür’ün bir gününün neredeyse iki Merkür yılına eşit olduğu anlamına geliyor. Tuhaf zamanlama da gezegenin yüzeyindeki sıcaklık farklarının oldukça ekstrem olmasına neden oluyor.

Güneşe dönük tarafı 430 °C’ye kadar ısınabilirken gece tarafı -180°C’ye kadar soğuyabiliyor. Bu dalgalanma da Güneş sistemindeki herhangi bir gezegenin en büyüğü olan yaklaşık 600 °C salınımına eşit. Ayrıca Merkür’ün yörüngesi sadece çok hızlı olmakla kalmayıp aynı zamanda oldukça eliptik.

Merkür’ün modern gözlem tarihi, 20. yüzyılda uzay araştırmalarının başlamasıyla birlikte yeni bir boyut kazandı.

1974 ve 1975 yıllarında Mariner 10 Uzay Aracı, Merkür’ün yüzeyinin ilk yakın çekim fotoğraflarını Dünya’ya gönderdi. Bu misyon; gezegenin manyetik alanını, ince atmosferini ve kraterli yüzeyini detaylı bir şekilde inceledi.

2011’de ise NASA’nın MESSENGER misyonu, Merkür’ün yörüngesine girerek gezegenin jeolojisini, manyetik alanını ve buzla kaplı kutup kraterlerini daha detaylı bir şekilde haritalandırdı.

Merkür’ün yüzeyi, Ay’ın yüzeyine benzer şekilde, sayısız kraterle kaplı…

Kraterler, uzun süre boyunca gezegenin maruz kaldığı çeşitli meteorit çarpmalarının bir sonucu. En dikkat çekici yüzey özelliği, Caloris Havzası adı verilen dev bir krater. Bu havza, yaklaşık 1,550 kilometre çapında olup gezegenin en büyük çarpma kraterlerinden biri.

Merkür’ün iç yapısı, büyük bir demir çekirdeğe sahip olmasıyla dikkat çekici.

Merkür’ün çekirdeğinin, gezegenin kütlesinin yaklaşık %75’ini oluşturduğu tahmin ediliyor. Bu büyük çekirdek, Merkür’ün beklenmedik şekilde güçlü bir manyetik alana sahip olmasının nedeni.

Dış kabuğunun kalınlığı ise yalnızca 500 ila 600 km arasında. Devasa çekirdeğin diğer gezegenlere göre daha fazla demir içermesi için ise bilim insanlarının net bir açıklaması yok. Neden bu kadar tuhaf bir büyüklükte oldukları hakkında emin değiller.

Güneş sistemindeki herhangi bir gezegenin en ince atmosferine sahip…

Merkür’ün atmosferi, son derece ince bir “ekzosfer”den oluşuyor. Bu, gezegenin yüzeyinden uzaya doğru hafif gaz moleküllerinin kaçışıyla oluşan bir tabaka. Ekzosferin ana bileşenlerini ise hidrojen, helyum, oksijen, sodyum ve potasyum oluşturuyor.

Donmuş su keşfedildi…

Merkür hakkındaki araştırmalar devam ettikçe, gezegenin gizemli doğası daha da aydınlatılıyor. Örneğin, MESSENGER misyonu sırasında, gezegenin kutup bölgelerinde, kraterlerin gölgeli kısımlarında donmuş su keşfedildi. Bu, daha önce aşırı sıcaklıklar nedeniyle imkânsız görülen bir durumdu ve bilim insanlarını şaşırttı.

Yüzeyinde kuyruklu yıldız gibi dökülen parçacık akıntıları da keşfedildi…

Merkür hakkındaki keşif, sadece donmuş sudan ibaret değil. Keşfedilen bu parçacık akıntıların Merkür’ün ekzosferindeki sodyumun Güneş’ten gelen ışıkla uyarılması sonucu parıldaması ile ortaya çıktığı düşünülüyor.

NASA Science’ın bir makalesine göre de güneş ışığı da bu molekülleri Merkür’ün yüzeyinden kurtarıp uzaya doğru itebilir. Ayrıca bu kuyruklar, Dünya’daki astrofotoğrafçıların çekebileceği uzun pozlamalı fotoğraflarda yakalanabilir…

Kaynak-Webtekno

İlginizi Çekebilecek Yazılar

Yorum Yap

* Bu formu kullanarak, verilerinizin bu web sitesi tarafından saklanmasını ve işlenmesini kabul etmiş olursunuz.

© 2015 – 2024 | Kuzeyegehaber.com