Ana sayfa » Kültür-Sanat » Çiğdem Çimen-BİR YIL YAĞAN YAĞMUR KADAR’IN ARDINDAN…
Bir Yıl Yağan Yağmur Kadar, şair Halil Gökhan Yiğitler’in geçtiğimiz mart ayında okurları ile buluştuğu en son şiir kitabı. En son ama dizelerin üzerine konduğu zamansızlık ile bugüne de ait değil. Çok daha doğrusu, geçmişten geleceği örmüş ölümsüz duygular.
Kendi deyimiyle :  ‘’ 90’lı yılların ortalarında İstanbul dışında başlayıp Türkiye dışında, Kıbrıs’ta tamamladığım en sevdiğim şiir dosyalarımdan birisi.’’  3. Şiir kitabını bu ifadeler ile bizler tanıtan şair; insana var oluşunu, yaşarken ölü gibi de olabileceğini ve kaçınılmaz bir son belki de geride kalanlar için yeni bir başlangıç olan ölümü sorgulatıyor. Bugüne dek hiç kurmadığı cümleler ile kendini ifade ettiğini gösteriyor.
Siz hiç tanık oldunuz mu köpükler içinde kalan bir çağrının, denizlerin yerine ulaşamadığına? İnsan; hiç gidebileceği yeri bilmeden, gidebileceği yere gider mi? Bir şiir, nasıl olur da yazıcısından önce kendi sınırını çizer? Yoksa şiir zaten en başından beri suyun içinde midir? Yoksa bir bahçenin sınırı mıdır? Gibi daha nice soruları akıllara düşürüyor.
Belki de bir şiirdir; insana kendine sınırlarını aştıran, yaşanmışlıklara farklı anlamlar yükleyen, kırıldığın yere bambaşka bir bakış açısı ile baktıran. Belki de bir insanın okudukça zihninde çokluklar doğacağına hiçliğe yer verişi, bazen sessizliğiyle aşılmaz bir duvar örüşündendir. Bunlar gibi insanı pek çok düşünce bulutları üzerinde uçuruyor.
Bazen karşımıza; karanlıklar içinde kalan çaresizliğiyle, kimsesizliğini şairliğiyle ifade eden, şikâyetçi olmadığı yalnızlığını dizeleriyle paylaşan bir adam çıkıyor. Ve onun birbiriyle bütünlemiş geçmişi, bugünü. Sanki bu adam kendi yaşamına bir yabancı gibi. Ama değişen dünya düzeninde bir o kadar farkında olan.
Bazen de hiç ummadığınız anda, karanlıkta yol alan dizeler size veda ediyor. Birden yeşillikten koparılan şehirlere, halkların mücadelesine, devrim yıllarına uzanıyorsunuz. Nazım Hikmet, Turgut Uyar,  Özdemir İnce esintili kelimeler anlatıveriyor şairi, şiiri, bir şehrin, bir ülkenin nice halini.
Sonra bu adam yeniden kendi yolculuğuna konuk ediyor sizi. Her ne kadar yalnız kalmak tercihi olsa da; bir güvercinin gölgesine sakladığı bir kadının varlığı ile o sessizliği aşmak ve sevginin sınırsızlığını yaşamak istiyor sanki. Tam da düştüğü bu sevda denizinde kulaç atmaya devam eder dediğimiz dizeler, ülkesinin yazgısının yeniden yazılmasından bahsediyor. Adaleti doğa ile bir ağaçla buluşturuyor. İnsanın bilinmez kılmak istediği zavallı hallerini gözler önüne seriyor.
Geride bıraktığı sandığı düşünceler, şehrin o eski günleri anımsatmaya devam eden yüzüyle yeniden uyanıveriyor. Sanki sonsuz bir yası sürdürmenin verdiği hüzünle. Oralarda takılıp kalmanın yavaşlığıyla. Sanki zamanla anlamış kaybettiğinin geri dönmeyeceğini. Yönelmiş yeniden o duvarların ardındaki sese.
Ama bu kez bir ormanda sınır tanımayan adımlar ile yürüyor. Buna da yaşamak demiş. Tabi yaşamak dediğimiz şey buysa. Belki de o gidenin dönmediği yere gitmeyi de istemiş bu dizeler. Yoksa bu bir ölüm çığlı mıydı okuduklarım? Kim bilir… Sadece o adamın bildiği bir gerçek.

Nasıl da örmüş büyük bir ustalıkla o duvarı. Yerinde olmak istediği ustasının toprak oluşunu bu marifetiyle anlatmış. Sanki ışıktan bir kent kuracak kadar da güçlü. Ama aldatıcı bir güç bu. Bugünü yaşamak yerine ustasının sonsuzluğa uzandığı yaşına erişmeyi isteyen. Tam da bu anda yeniden dünyasına sesler ortak olmuş.

Duyduğu kadar körleşen biridir artık. Ölümün soğuk yüzünü açıkça ifade etmeyi göze aldığı dizelerinde, her şey bu kadar mı imkânsızdı? Kim bilir sesiz çığlıklar hangi sınırları aştı? Ölüme bir kala zamansızlığında…

İlginizi Çekebilecek Yazılar

Yorum Yap

* Bu formu kullanarak, verilerinizin bu web sitesi tarafından saklanmasını ve işlenmesini kabul etmiş olursunuz.

© 2015 – 2024 | Kuzeyegehaber.com