Ana sayfa » Siyaset » “TÜRKİYE’DE EKONOMİK KRİZ ÇOCUKLARI AÇ BIRAKTI, GELİŞİM GERİLİĞİ GÖRÜLMEYE BAŞLANDI…”

“TÜRKİYE’DE EKONOMİK KRİZ ÇOCUKLARI AÇ BIRAKTI, GELİŞİM GERİLİĞİ GÖRÜLMEYE BAŞLANDI…”

Yazar: Erdinç Şahin
0 yorum

KUZEYEGEHABER-CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, “Devlet, Sahneden Çekildi. Aileler Beslenme ve Pahalı Eğitimle Baş Başa Bırakıldı” başlıklı bir rapor hazırladı.

Okullarda gıdaya ihtiyaç duyan çocukların karbonhidrat ağırlıklı beslenmek zorunda kaldığı, bunun da gelişimlerini etkilediğine dikkat çekilen raporda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın çocukların yeterli beslenmesi için ücretsiz yemek vermesi gerektiği kaydedildi.

Raporda, “Yetersiz beslenen çocuklarda gelişim geriliğinin yanı sıra metabolik sendrom, demir yetersizliği anemisi, iyot yetersizliği hastalıkları görülmektedir. Uzun ve ucuz ekmek kuyruklarından anlaşılacağı üzere halkımız karnını karbonhidratla doyurmaktadır. Bunun yanı sıra sürekli ekmek ve türevleriyle beslenme, çocuklarda bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve enfeksiyon hastalıklarına yol açmaktadır” denildi.

Ekonomik kriz nedeniyle ailelerin çocuklarının beslenmesine yeterince bütçe ayıramadığı belirtilen raporda, şu ifadeler yer aldı:

“15–19 Yaş Grubu Çocuk Gıda Harcamalarına baktığımızda Ağustos 2021’de 936, Ağustos 2022’de ise 2 bin 48,79 TL olmuştur. En yakın ay olan ağustos ayını değerlendirdiğimizde, asgari ücret alan, tek çocuklu bir ailede sadece bir çocuğun gıda harcamasının 2 bin 48,79 TL iken aile büyük bir geçim sıkıntısına düşecektir. Aileler ev geçindirme ve çocuklarının karnını doyurma ikilemi yaşamaktadır. Ailelere çocuğunun boğazından kısmaktan başka bir çare kalmamaktadır.

4–6 Yaş Grubu Çocuk Gıda Harcamaları ise Ağustos 2021’de 507,72, Ağustos 2022’de ise 1106,64 TL olmuştur. Bu yaş grubu çocuklarının gelişimi için oldukça önemlidir ve sağlıklı beslenme olanağına en ihtiyaç duydukları zamanlardır. Sağlıklı beslenme aksadığında çocuğun bundan sonraki gelişimi ve öğrenme gücü de zayıflayacaktır. Günümüz Türkiye’sinde milyonlarca dar gelirli aile, çocuklarına sağlıklı beslenme imkânı sağlayamamaktadır.”

“BATMAKTA OLAN YUNANİSTAN BİLE YOKSULLUĞU AZALTMA ORANINDAN BİZDEN DAHA İLERİ”

Türkiye’nin çocuk yoksulluğu ile mücadelede Avrupa Birliği’nde en başarısız ülke olduğu kaydedilen raporda, Eurostat verine atıfla şu değerlendirme yapıldı:

“Birinci sıradaki Finlandiya’da sosyal yardımlardan önce çocuk yoksulluğu 31,8 iken sosyal yardımlarla 10,2’ye düşürülmüştür. Finlandiya’nın sosyal yardımlarla yoksulluğu azaltma oranı 67,9 olmuştur. Türkiye’de çocuk yoksulluğu, sosyal yardımlardan önce 41,6 iken sosyal yardımlarla bile sadece 33’e düşürülmüştür.

Türkiye’nin sosyal yardımlarla yoksulluğu azaltma oranı 20,7 ile ne yazık ki 34 ülke arasından sonuncu olmuştur. Ekonomik anlamda büyük sıkıntılar çeken, büyük bir ekonomik kriz ve çöküş yaşayan Yunanistan’da dahi çocuk yoksulluğu, sosyal yardımlardan önce 36.0 iken sosyal yardımlarla 24.5’e düşürülmüştür. Batmaktan olan Yunanistan’ın bile yoksulluğunu azaltma oranı 31,9 ile bizden çok daha ileridir.”

Rapordan satır başları şöyle:

“EĞİTİM PİYASALAŞTI”

“1913 yılında sanat derslerinin oranı yüzde 13 iken günümüz de bu oran yüzde 5’in altına düşmüştür. Sadece içeriği ve eğitim sistemini değişmekle yetinmeyen mevcut iktidar, aynı zamanda eğitimde devletçi yaklaşımdan uzaklaşmış, piyasacı bir yaklaşımla eğitim paralı hale dönüşmüştür.

Buna örnek olarak; forma isteyen okullarda ise kıyafetler fahiş fiyatlarla satılmakta, kısa kollu tişört 130-140 lira, pantolon ve ceketler 300’er liraya yaklaşmaktadır. Okula başlayan çocuklara, velilerine iletmeleri için verilen ihtiyaç listelerinde idareye teslim edilmek üzere fiyatları 200 lirayı bulan renkli, renksiz fotokopi kâğıtları bulunmaktadır. Kayıt parası alınmadığı söyleniyor ancak birçok okulda ‘bağış’ adı altında para toplandığı da bilinmektedir.

2012-2013’te 28 bin 177 olan devlete bağlı ilkokul sayısı her yıl gerileyerek 22 bin 480’ye düşmüştür. Okul sayısı 10 yılda tam 5 bin 697 azaldı. Özel ilkokullarda ise durum tam tersi. Bugün karşı karşıya olduğumuz şey, temel hak olan eğitimin ticarileşmesidir. Ayrıca devlet okullarına yapılan yatırımların sürekli azalması ve olanaklarının kısıtlanması da özel okullara yönelik talebi artırdı. 2012-2013’te 992 olan özel ilkokul sayısı 2 bin 39’a yükselmekte ve özel okul sayısı hızla artmaktadır. Böylece devlet elini eğitimden çekmiş, hem öğrenciler hem aileleri piyasacı bir anlayışla karşı karşıya bırakılmıştır.

“ÖĞRENCİLER ÖRGÜN EĞİTİM DIŞINDA”

Türkiye’de geçen eğitim öğretim döneminde okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde 19 milyon 155 bin 571 öğrenci örgün eğitim aldı. Buna göre Türkiye’de okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde 9 milyon 928 bin 304’ü erkek, 9 milyon 227 bin 267’si kız olmak üzere toplam 19 milyon 155 bin 571 öğrenci, örgün eğitim aldı. Öğrencilerden 15 milyon 839 bin 140’ı resmî, 1 milyon 578 bin 233’ü özel ve 1 milyon 738 bin 198’i ise açık öğretim kurumlarında eğitim gördü. Resmî okullarda eğitim görenlerin 8 milyon 147 bin 339’u erkek, 7 milyon 691 bin 801’i kız öğrencilerden oluştu. Özel okullarda ise 864 bin 762 erkek, 713 bin 471 kız öğrenci yer aldı. Açık öğretimde kayıtlı aktif öğrencilerin 916 bin 203’ünü erkek, 821 bin 995’ini kızlar oluşturdu.

“EKONOMİK DURUM EN ÇOK DA ÇOCUKLARI ETKİLİYOR”

MEB’in istatistiklerine göre Mesleki Eğitim Merkezlerine giden öğrenci sayısı da 700 bini aşmıştır. MESEM’lerdeki çocuklar haftanın 4 günü çalıştırılmakta, yalnızca 1 gün eğitim alabilmektedir. Bu fiilen devlet eliyle çocuklarımızın örgün eğitim dışına çıkarılması ve çocuk işçi haline getirilmesidir. 2020-2021 verilerinde MESEM’lerdeki yaklaşık 160 bin olan öğrenci sayısının bir yıldan daha kısa bir süre içerisinde yarım milyondan fazla artması, ülkenin ekonomik durumunun en çok da çocuklarımızı etkilediğinin açıkça kanıtı olmuştur…”

Gerçek Gündem

İlginizi Çekebilecek Yazılar

Yorum Yap

* Bu formu kullanarak, verilerinizin bu web sitesi tarafından saklanmasını ve işlenmesini kabul etmiş olursunuz.

© 2015 – 2024 | Kuzeyegehaber.com