Ana sayfa » Güncel » “13 AKTİF FAY ÜZERİNDEKİ İZMİR’DE, DEPREM İHTİMALİ İSTANBUL’DAN ÇOK DAHA YÜKSEK!”

“13 AKTİF FAY ÜZERİNDEKİ İZMİR’DE, DEPREM İHTİMALİ İSTANBUL’DAN ÇOK DAHA YÜKSEK!”

Yazar: Erdinç Şahin
0 yorum

KUZEYEGEHABER-Marmara Denizi’nde üç gün arayla meydana gelen biri 4,7 diğeri 5,8 büyüklüğündeki yer sarsıntılarının ardından İstanbul’u ve Marmara Bölgesi’ni etkileyebilecek bir “büyük deprem” tartışması yeniden gündeme oturdu.

Ancak Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Alim Murathan’a göre İzmir’de potansiyel bir büyük deprem tehlikesi İstanbul’dan daha yüksek.

“İZMİR, 13 AKTİF FAY ÜZERİNDE KURULU”

VOA Türkçe’ye konuşan Murathan, “İzmir, 13 aktif fay üzerine kurulu bir kent. Tamamıyla tektonik kent diyoruz biz buna. Bu faylar diri, yani deprem üretme potansiyeline sahip. Bu 13 aktif fayla ilgili yapılan çalışmalara göre bunlar 7 büyüklüğünde deprem üretebilecek faylar.

Dünyada da yapılan araştırmalara göre İzmir, deprem riski en yüksek kentlerden bir tanesi. Nitekim tarihte İzmir’de çok büyük depremler gerçekleşmiş. 1688’de gerçekleşen depremde 20 bin kişi yaşamını yitirmiş. Bu deprem, İzmir Körfezi’nde tsunamiye neden olmuş” dedi.

İzmir’deki bu potansiyel risk nedeniyle daha 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi olmadan önce İzmir’de deprem master planı hazırlandığını belirten Murathan, “Bu planı hazırlayanlar o dönemde İstanbul Teknik Üniversitesi’nde görev yapan bilim insanları.

İzmir Körfezi’ni güneyden çevreleyen ve doğudan batıya, Kemalpaşa’ya kadar uzanan 40 kilometrelik fay hattının 6,5 büyüklüğünde bir deprem üretmesi durumunda yaşanabilecekleri ortaya koymuşlar. Buna göre, yaklaşık beş bin, en fazla 19 bin kişi hayatını kaybedecek. Körfezi çevreleyen alüvyonlu topraklardaki konutlarda yaşayanlar evsiz kalabilecek”.

Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı bu raporda yer alan önerileri de şöyle anlattı: “Raporun dört temel önerisi var. İlk olarak, İzmir’de konut envanterinin çıkarılmasını istiyor. Bu envantere dayanarak riskli yapıların güçlendirilmesini, devletin bu konuda bir politika oluşturmasını öneriyor.

İkinci olarak zeminle ilgili jeolojik risk haritalarının, jeoteknik haritaların çıkarılmasını, yapı inşaatının bu parametreler üzerine kurulmasını söylüyor. Üçüncü olarak altyapı risklerine dikkat çekiyor. Çünkü kent 13 aktif fay üzerine kurulu. Aktif fay üzerindeki kesişim noktalarına kurulu olan doğal gaz ve enerji hatları güçlendirilmeli diyor.

Siz ne kadar iyi bir mühendislik yapısı yaparsanız yapın, aktif fay üzerinde çıkan enerji çok büyük olduğu için mutlaka o yapıyı etkiliyor. Dördüncü olarak da İzmir’in ulaşım master planı ile içme suyu master planının yapılan çalışmaya göre uyarlanması gerektiğini söylüyor”.

Murathan 1999’da hazırlanan bu raporun, aradan geçen 20 yıl boyunca dikkate alınmadığını da belirtti. Murathan, “Maalesef ne Afet İl Müdürlüğü ne de Büyükşehir Belediyesi zamanında üzerilerine düşen sorumluluğu yerine getirmiştir. Şimdi bu İzmir deprem master planı revize edilmeli, bunun üzerine bir afet planlaması yapılmalıdır.

Burada birinci derece sorumlu kurum İzmir Valiliğidir. Çok ivedi olarak İzmir’de depremle ilgili kamu kurumlarını ve bizim gibi meslek örgütlerini çağırmalı ve afet planımızı revize etmeliyiz” diye konuştu.

“Mevcut binaların depreme dayanıklılığını bilmiyoruz”

İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Gürkan Erdoğan ise İzmir’deki mevcut binaların depreme ne ölçüde dayanıklı olduğu konusunda elde bir bilgi olmadığını söyledi. VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Erdoğan, “2012 Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı’na (UDSEP) göre 2017’ye kadar, başta kamu binaları olmak üzere tüm yapıların depreme karşı dayanıklılık durumunun çıkarılmış olması gerekiyordu.

Bunun yapılmadığını nereden biliyoruz? İşte İstanbul’da yıkıcı olmayan, yani altı büyüklüğünden düşük bir deprem oldu. Şu anda hasar aldığı için 26 okulda eğitim öğretime devam edilemiyor. Halbuki bu binaların durumunun çoktan tespit edilmiş olması gerekiyordu. Gerekiyorsa güçlendirme yapılması, gerekiyorsa yıkılıp yeniden yapılması gerekiyordu.

Bu durum şu an İzmir için de geçerli. İzmir bazı araştırmalara göre İstanbul’dan çok daha riskli bir durumda. Yarın bir deprem olduğunda, bir okul yıkıldığında, çocuklar hayatını kaybettiğinde bunların hesabını kim verecek” dedi.

İmar barışı kapsamına giren binaların hiçbirinin yasal ruhsat sürecinden geçmediğini hatırlatan Erdoğan, “Ruhsat süreci normal işletilmiş yapılardan dahi şüphemiz varken imar affına giren binaların hiçbiri yasal bir ruhsat sürecinden geçmediği için bu binaların depreme dayanıklı olup olmadığını belediye kayıtlarına bağlı olarak dahi bilemiyoruz.

Bu yapıların çoğunun mühendislik hizmeti almadan yapıldığını da tahmin ediyoruz. Halbuki bu çok basit bir şekilde yani imar affı yapılırken basit bir sorgulamayla açığa çıkabilirdi” ifadelerini kullandı..

Kaynak-WOA

İlginizi Çekebilecek Yazılar

Yorum Yap

* Bu formu kullanarak, verilerinizin bu web sitesi tarafından saklanmasını ve işlenmesini kabul etmiş olursunuz.

© 2015 – 2023 | Kuzeyegehaber.com