Ana sayfa » Güncel » Mustafa Küpçü-BU ÜLKEDE SENDİKALI OLMAK!…

Mustafa Küpçü-BU ÜLKEDE SENDİKALI OLMAK!…

Yazar: Erdinç Şahin
0 yorum

Sendika, öncelikle emeği ile çalışanların tek tek sağlayamadıkları
hakları birlikte sağlamaya yönelik yasal örgütlenmesidir.

“Sendikalı olmak” dünya ölçeğinde çok zor ve büyük bedeller ödenerek
kazanılmış bir haktır.

Sendikaların ve sendikalı olmanın önündeki engellerin kaldırıldığı ülkeler
“DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI ve HUKUK DEVLETİ” normlarının
eksiksiz uygulanabildiği ülkelerdir. Bu değerlerden yoksun ülkelerde
sendikalı olmak çok zordur! Türkiye’de olduğu gibi!..

Türkiye’de sendikal hareketler 1927’den itibaren başlamış, ancak gerçek
manada “Sendika, Toplu Sözleşme ve Grev” hakları 1963 yılında
çıkarılan 274 ve 275 sayılı yasalarla hayata geçmiş ancak; 12 Mart 1971
Muhtırası ve 12 Eylül 1980 Darbesi sonrası oluşan yeni Anayasa ve
yasalarla “kazanılmış haklar” büyük ölçüde yitirilmiş.

Gerçek anlamıyla sendika, yalnız toplu iş sözleşmesi ya da grev hakkı
kullanmanın değil, aynı zamanda; çalışanların sağlıklarının korunması
ve “İş Kazalarına” karşı alınacak önlemler konusunda da ödevli ve etken
bir güçtür.

Sendikalı sayısı, 12 Eylül 1980 sonrası giderek azalmış, 2002’den bu
yana ise toplam çalışanların yüzde 10’una kadar düşmüştür!

Bunun en büyük nedeni; 1980’den itibaren çıkarılan “İş Yasaları” ve bu
yasaların uygulama biçimleri olmuştur.

Diğer nedenler ise;
· İşverenlerin ve siyasal iktidarların sendikalara olumsuz bakışları ve
“sınıf sendikacılığı” yerini “siyasal sendikacılık” düzeninin alması,
· Ülke ekonomisinde “ÜRETİM EKONOMİSİ” yerine “RANT
EKONOMİSİ” ve “İTHALATA DAYALI EKONOMİK DÜZEN” ve bu yüzden
giderek artan işsizlik,

· Siyasal iktidarların sendikal mücadeleye şaşı bakması ve eylemlere
karşı polis baskısı, sayılabilir.

Ancak; “Sendika yönetimlerinin hiç mi günahı yok?” diye de sormalı!
1991 sonrası 5 yıl süreyle iki ayrı sendikada “sendikal eğitim” görevi
üstlenmiş bir kişi olarak, sendika yönetimlerinin sendikal mücadelede
büyük eksiklik ve yanlışlarının olduğunu belirtmeliyim!
Bu nedenlerledir ki;

Siyasal iktidarların “İŞ GÜVENLİĞİ” denetim ve yaptırımlarındaki büyük
ihmal ve yanlışlarıyla, özellikle son 18-20 yıldır MESLEK HASTALIKLARI”
ve “İŞ KAZALARINDA” büyük artışlar yaşanmaktadır.

Bu ülkede gerçek anlamıyla “Sendikal hak ve özgürlüğü” yoktur! Çalışan
her 100 işçiden 90’ı sendikal haklardan yoksundur! Sendikalı olmak
isteyen işçi, İŞSİZ kalmakla terbiye edilmekte ve hak arayamamaktadır!

Bu ülkede;

· “yasal grev hakkı” siyasal iktidarın kararlarıyla sürekli
engellenmektedir,

· İşverenler, sendikaya ve emekçinin haklarına saygıları (istisnalar
hariç) yoktur,

· Çalışanlar ve sendika yönetimleri “sınıf bilincinden” uzaktır.

Özellikle “İşçi sağlığı ve İş Güvenliği” konusu ciddiye
alınmamaktadır,

· Türkiye, üyesi olduğu ILO-Uluslar arası Çalışma Örgütü’nün temel
normlarına saygısızlığı ile öne çıkmakta, İLO normlarını en çok ihlal
eden 5 ülkeden biri olarak öne çıkmaktadır!

Bu ülkede yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle sürekli olarak işyerleri
kapanmakta, kötü niyetli işverenlerin işçi alacaklarına karşı
olumsuzlukları ve HUKUK DEVLETİ değerlerine göre yaptırımlardan
uzak kalmaları, emeği ile yaşamaya çalışan insanları çaresiz
bırakmakta hatta intiharlara varan acılar yaşanmaktadır.

Bütün bunlar, 21. Yüzyılda, Anayasasında “HUKUK DEVLETİ” olduğu
belirtilen bir Türkiye için büyük bir İNSANLIK SUÇUDUR!

Emek, en büyük değerdir ve bu değeri koruyacak kurumsal örgüt
Sendikadır!..

Emeğin, bu ülkede yaşadığı olumsuzlukların ve çilenin en kısa sürede
sona ermesi dileğiyle…

İlginizi Çekebilecek Yazılar

Yorum Yap

* Bu formu kullanarak, verilerinizin bu web sitesi tarafından saklanmasını ve işlenmesini kabul etmiş olursunuz.

© 2015 – 2023 | Kuzeyegehaber.com