Ana sayfa » Güncel » İNSAN ÖMRÜ 150 YIL OLSAYDI, YAPAY ZEKA’YA GÖRE BAŞIMIZA NELER GELEBİLİRDİ?…

İNSAN ÖMRÜ 150 YIL OLSAYDI, YAPAY ZEKA’YA GÖRE BAŞIMIZA NELER GELEBİLİRDİ?…

Yazar Erdinç Şahin
0 Yorum

KUZEYEGEHABER-Yapay zekâ dilediğiniz takdirde birçok farklı konu üzerinde geleceğe dair öngörülerde bulunuyor. E biz de merak ettik ve yapıştırdık soruyu: “Eğer insanlar 150 yıl yaşasaydı, dünya nasıl bir yer olurdu?”

Gelen cevaplar bir yandan “Hadi canım” dedirtirken, bir yandan da “Acaba?” diye düşündürüyor. Gelin yapay zekânın gözünden, 150 yıllık bir ömür senaryosunda toplumların nasıl şekilleneceğine, sosyal medyadaki “before-after” akımlarından bile daha çarpıcı bu değişime birlikte göz atalım. Belki de dedelerimizin dedelerini görebileceğimiz, birden fazla kariyer yapıp sıkılınca “Ben bi’ youtuber olayım” diyebileceğimiz bir gelecek bizi bekliyordur, kim bilir?

  1. Kariyer mi dedin? Hangisi?…

Bugün 20’li yaşlarda “Ne olsam?” diye düşünüp 30’larda bir kariyere başlıyor, 40’larda tecrübelenip 60’larda emekli oluyoruz. Peki ya 150 yıl yaşasaydık? Yapay zekâya göre “tek bir kariyere bağlı kalma” devri tamamen kapanırdı.

Düşünsenize, 30 yıl avukatlık yaptıktan sonra sıkılıp “Ben bir 20 yıl da marangozluk yapayım, sonra da bir 40 yıl Mars’ta tarım işine girerim” diyebilirdiniz. Eğitim hayatı da buna göre şekillenirdi. 25 yaşında aldığınız üniversite diploması, 75 yaşında pek bir işe yaramayacağı için, hayat boyu öğrenme bir seçenek değil zorunluluk olurdu. Her 20-30 yılda bir “kariyer güncelleme” veya “format atma” paketleri popüler olabilirdi.

  1. Aile ve ilişkiler: “Dedemin babasının babasıyla tanışın”

Şu an en fazla 3, belki şanslıysak 4 nesil bir aradayız ama 150 yıllık bir ömürde, 5-6 nesli bir arada görmek sıradan bir durum hâline gelirdi. Aile fotoğraflarını bir düşünün. Mahalledeki apartmanlar “Yılmaz ailesi apartmanı” gibi isimler alabilir çünkü aynı çatı altında onlarca kuzen, torun ve torunun torunu yaşayabilirdi.

Tabii bu durum “aile bağları” kavramını güçlendirebileceği gibi miras kavgalarını da daha karmaşık hâle getirebilirdi. Evlilik ve ilişkiler de nasibini alırdı. “Ölüm bizi ayırana dek” sözü, 120 yıllık bir beraberlik anlamına gelebileceği için belki de “25 yıllık yenilenebilir evlilik sözleşmeleri” popüler olurdu.

  1. Ekonomi: Emeklilik artık bir hayalden ibaret…

“65’inde emekli ol, sahil kasabasına yerleş” hayali, 150 yıllık bir ömürde pek mümkün olmazdı çünkü 65 yaşında emekli olan birinin önünde daha yaşayacak 85 yılı olurdu. Hiçbir sosyal güvenlik sistemi bu yükü kaldıramazdı.

Yapay zekâya göre “emeklilik” kavramı ya tamamen ortadan kalkar ya da 100-120’li yaşlara ötelenirdi. İnsanlar daha uzun yıllar çalışmak zorunda kalır, bu da gençlerin iş bulmasını zorlaştırabilirdi. “Abi 80 yıldır bu koltukta, ne zaman emekli olacak da biz yükseleceğiz?” serzenişleri, ofislerin yeni gerçeği olabilirdi.

  1. “Yaşlılık” kavramına reset…

Bugün 70 yaşındaki birine “yaşlı” diyoruz. Peki 150 yıl yaşayan bir toplumda 70 yaş ne anlama gelirdi? Muhtemelen “orta yaşın başları”. Yapay zekânın öngörüsüne göre yaş algımız tamamen değişirdi.

100 yaşındaki insanlar, bugünün 50’li yaşlarındaki gibi aktif, üreten ve sosyal hayatın içinde olan bireyler olurdu. Bu durum, sağlık ve bakım sektöründe devrim yaratırdı. Anti-aging (yaşlanma karşıtı) teknolojiler, estetik operasyonlardan çok daha öteye geçerek, organ yenileme ve hücresel gençleştirme gibi alanlara odaklanırdı.

  1. Dünya nüfusu ve kaynaklar: “İğne atsan yere düşmez”

En ciddi sorunlardan biri de bu olurdu. İnsanlar çok daha uzun yaşadığı için dünya nüfusu katlanarak artardı. Bu da gıda, su ve enerji gibi temel kaynaklar üzerinde muazzam bir baskı oluştururdu.

Yapay zekâ bu senaryoda şehirlerin dikey olarak büyüyeceğini, tarımın kapalı alanlarda ve laboratuvar ortamında (dikey tarım gibi) yapılmasının zorunlu hâle geleceğini öngörüyor. “Evim metroya 5 dakika” değil, “Evim 250. kattaki tarlaya 2 asansör mesafede” gibi anonslar duyabilirdik.

  1. Bilgi ve tecrübe aktarımı: Yürüyen kütüphaneler…

150 yıl yaşayan bir insanın biriktirdiği bilgi ve tecrübeyi hayal edin. Tarih kitaplarına gerek kalmazdı çünkü dedenizin dedesi size Kurtuluş Savaşı’nı ilk ağızdan anlatabilirdi. Bu durum, bilgi aktarımını ve kültürel mirası bambaşka bir boyuta taşırdı.

Meslekler, usta-çırak ilişkisiyle nesiller boyu aktarılabilir, her aile kendi alanında bir “marka” hâline gelebilirdi. Tabii bu durumun bir de karanlık yüzü var o da değişime karşı direnç. Eski nesiller, bildikleri ve alıştıkları düzenin değişmesine çok daha güçlü bir şekilde karşı çıkabilir, bu da toplumsal ilerlemeyi yavaşlatabilirdi.

  1. Psikolojik etkiler: “Sıkıldım, reset atmak istiyorum”

150 yıl yaşamak kulağa hoş gelse de psikolojik olarak herkesin kaldırabileceği bir yük olmayabilir. Yıllar boyunca sevdiğiniz insanları kaybetmek, değişen dünyaya sürekli adapte olmaya çalışmak, anıların yükü ve varoluşsal krizler…

Yapay zekâ bu uzun ömrün getireceği can sıkıntısı, anlamsızlık hissi ve depresyon gibi ruhsal sorunların artabileceğini tahmin ediyor. Belki de gelecekte “hafıza sildirme” veya “duygusal reset” merkezleri popüler hâle gelebilirdi. Kim bilir?

Peki belki de yüz binlerce yıl sonra 150 yıl yaşamak gerçekten mümkün olacak mı?

Yapay zekâ ve birçok bilim insanı, genetik mühendisliği, nanoteknoloji ve yapay organlar gibi teknolojilerle bunun teorik olarak mümkün olabileceğini öngörüyor ancak bu, bugünden yarına olacak bir şey değil, önümüzde daha uzun bir yol var…

Kaynak: Webtekno

İlginizi Çekebilecek Yazılar

Yorum Bırakın

Captcha Plus loading...

* Bu formu kullanarak, verilerinizin bu web sitesi tarafından saklanmasını ve işlenmesini kabul etmiş olursunuz.

© 2015 – 2025 | Kuzeyegehaber.com