Ana sayfa » Güncel » HALUK ŞAHİN: “ROMANTİK BİR ŞÖVALYENİN GÖZ YAŞLARI. ZOR BİR ÇAĞA GİRDİK!…”

HALUK ŞAHİN: “ROMANTİK BİR ŞÖVALYENİN GÖZ YAŞLARI. ZOR BİR ÇAĞA GİRDİK!…”

Yazar Erdinç Şahin
0 Yorum

Her yıl bir kilometre yaşıdır. 2025 de öyle olacak.

Ama galiba bu kez daha fazla. Sanki bir süredir içinde ilerlemekte olduğumuz il hatta ülke sona eriyor. Levhada “bitti” anlamına gelen bir çarpı var ve ÇIKIŞ yazıyor.

Bir paradigmanın sonundayız da diyebilirsiniz. Eski model yürürlükten kalkmış gibidir. Daha bile önemlisi, o paradigmayı ayakta tutan payandalar çökmüştür.

Eski ilişki kalıpları artık geçerli değildir. Yenilerine ihtiyaç vardır.

Çöken paradigmaya Klasik ya daa Liberal Demokrasi paradigması diyebiliriz.

Bilim ve Aydınlanma’nın ürünü bu paradigmanın gerekli ve işlevsel kıldığı kurumlardan birisi de basın özgürlüğüydü: Rasyonel insanların topluca bilgilenmiş bir kamu haline gelebilmeleri için özgür ve açık bir ortamda aydınlatılması zorunluydu.

İnsanlık mutlu bir geleceğe doğru ilerliyordu. Bu yolculuk varoluşsal bir oyundu ve kuralları vardı.

POLİTİKACILAR VE GAZETECİLER…

Örneğin, toplumu yönetenler ile halkı bilgilendirme misyonunu yükleneler, yani politikacılarla gazeteciler arasındaki ilişki hakkındaki kurallar…

Bu ilişki, bir “temas ve mesafe” ilişkisi olmak zorundaydı. Gazeteci elbette olayların ve onu yaratanların yakınında, onlarla temas içinde olacaktı. Ama bir yere kadar; aradaki ilişkiyi ben hep “saygılı bir mesafe” olarak tanımladım ve 50 küsur yıllık gazetecilik hayatımda titizlikle uyguladım.

Çünkü, politikacılarla gazeteciler arasında yapısal bir çelişki olduğu bize söylenmişti. Bunu yaşarken de görüyordum. Politikacılarla, olguların tanımlanması konusunda birbirimizin rakibiydik. Çoğu kez onların amacı kandırmak, bizimki ise araştırıp doğrulamaktı. Demokrasi böyle gerektiriyordu. Basın tarihinin en başarılı örnekleri işte bu yapısal çelişkiden kaynaklanıyordu.

O yüzden, gazetecilik eğitiminde en çok üzerinde durulan konulardan birisi “gazetecinin rolü” olagelmişti. Bu rolü özenle oynamak gerekiyordu.

Ben bu türden güçlükleri yüzünden, öğrencilerime hep yapmak istedikleri işin “bir çeşit romantik şövalyelik” olduğunu söyledim.

Gazetecinin görevi politikacıyı takip etmek, soru sormak, denetlemekti. Televizyonlara çıkıp onun adına, onun ağzıyla konuşmak, adeta ona vekalet etmek bunlar arasında değildi.

Daha fazla siyasi rol arzu edenlere bizzat siyasete girmesi tavsiye edilirdi.

Hem siyasetçiye hizmet edip hem de gazeteci geçinmek bir çeşit mesleki fücur sayılmaz mıydı?

BU MEDYA KİMİN?…

Ama son dönemlerde bu çok yaygınlaştı. Hatta normalleşti.

Normalleşti, çünkü koskoca Aydınlanma paradigmasının payandaları birer birer çökertilmiş ve sonunda yerle bir edilmişti. Kurumlar arasındaki duvarlar dijital tufan tarafından yıkılmış, güç dengeleri değişmişti.

ABD gibi güçlü ülkelerde bile politikacılar bu yeni alemin büyük patronlarının kucağına oturtuldular. Artık bağımsız gazeteciler olmadığı gibi kendi başına buyruk politikacılar da yoktu!

Bu yeni düzenin mimarlarından Elon Musk dün X’te açıkça yazmış:

“Artık medya da biziz!”

Peki biz, doğruları dosdoğru söylemeyi ilke edinmiş eski romantik şövalyeler? Biz neyiz? Dış kapının mandalı bile değil miyiz?

Zor zamanlarda olsak da 2026’nın olabildiğince az sorunlu geçmesini diliyorum. 1 Ocak sabahı yeni şiirlerimin bulunduğu Bütün Vapurlar İptal’i buradan sizlere sunmak istiyorum. Buyurun bekliyorum. (haluksahin.net)…

İlginizi Çekebilecek Yazılar

Yorum Bırakın

Captcha Plus loading...

* Bu formu kullanarak, verilerinizin bu web sitesi tarafından saklanmasını ve işlenmesini kabul etmiş olursunuz.

© 2015 – 2025 | Kuzeyegehaber.com