KUZEYEGEHABER-Asgari ücret ve emekli maaşlarına yapılacak artışlar henüz netleşmeden, özellikle perakende sektöründe etiketler bir kez daha değişmeye başladı. Gıdadan giyime, sanayi ürünlerinden hizmet bedellerine kadar birçok kalemde fiyat artışları dikkat çekerken, tüketicilere alışveriş sırasında “yılbaşından önce zam gelecek” uyarıları yapılıyor. Zam gerekçesi sorulduğunda ise yanıt değişmiyor: Asgari ücret artışı.
Ancak henüz belirlenmeyen bir ücret artışının şimdiden fiyatlara yansıtılması, üstelik rakam açıklandıktan sonra aynı gerekçeyle yeniden zam yapılması, maaş artışlarının daha cebe girmeden erimesine yol açıyor. Sektör temsilcilerine göre bu tablo, asgari ücretliye adeta “çifte zam” anlamına geliyor.
“ÜCRET ZAMMI KADAR FİYAT ARTIŞI FIRSATÇILIKTIR”
İstanbul Perakendeciler Federasyonu Yüksek İstişare Konseyi Üyesi Faruk Güzeldere, yaşanan sürecin serbest piyasa anlayışıyla açıklanamayacağını söyledi. Pandemi sonrası piyasa dengesinin bozulduğunu ifade eden Güzeldere, “Bir ürünün gerçek maliyeti, olması gereken kâr oranı gibi temel kavramlar tamamen aşındı. Ticaret ahlakı ciddi şekilde zedelendi” dedi.
Güzeldere’ye göre, bir işletmede personel maliyetinin ürün fiyatına etkisi ortalama yüzde 10 seviyesinde. Bu durumun nihai fiyatlara yansımasının ise en fazla yüzde 3 ila 5 arasında olduğunu vurgulayan Güzeldere, “Ürünün tek maliyeti maaş değildir. Ham madde, enerji, kira ve vergiler çok daha belirleyici kalemlerdir. Asgari ücrete yapılan artış oranı kadar ürün fiyatı artırmak, açıkça fırsatçılıktır” değerlendirmesinde bulundu.
Hizmet sektöründe işçilik payının daha yüksek olabileceğini belirten Güzeldere, üretim ağırlıklı sektörlerde ise ana maliyet unsurunun ücret değil ham madde olduğunun altını çizdi.
BAKANLIK SAHADA, DENETİMLER ARTTI
Fahiş fiyat artışlarıyla ilgili Ticaret Bakanlığı da denetimlerini sıklaştırdı. Zincir marketler ve büyük perakende firmalarıyla yapılan toplantılarda, işçilik maliyetinin fiyatlara etkisinin sınırlı olduğu açık şekilde ifade edildi. Bakanlık, “asgari ücret arttı” gerekçesiyle yapılan keyfi fiyat artışlarının kabul edilmeyeceğini sektör temsilcilerine bildirdi.
Sahada görev yapan denetim ekipleri, fiyat hareketlerini yakından izlerken, mevzuata aykırı artış tespit edilen işletmelere idari para cezaları uygulanmaya devam ediyor.
Gıda fiyatlarıyla ilgili uzun süredir gündemde olan “Dünyada düşüyor, Türkiye’de artıyor” söylemi kasım ayında tersine döndü. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin verilerine göre, markette takip edilen 42 ürünün 24’ünde fiyat düşüşü yaşandı. Özellikle temel gıda, sebze ve meyve gruplarında gerileme dikkat çekti.
Küresel ölçekte ise farklı bir tablo söz konusu. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre dünya genelinde gıda fiyatları artış eğilimini sürdürürken, ekim ve kasım aylarında bu artış yatay seyre geçti.
Gıda perakendeciliğinde yaz sezonunun zayıf geçtiğini belirten Faruk Güzeldere, yıl sonu için de güçlü bir beklenti olmadığını söyledi. Tüketicinin fiyatlar düşse bile harcamada temkinli davrandığını ifade eden Güzeldere, maaş artışlarının ardından piyasada kısa süreli bir canlanma yaşanabileceğini dile getirdi.
Sektörde en büyük gider kalemlerinden birinin kira olduğuna dikkat çeken Güzeldere, çarpıcı bir örnek verdi. “Geçen yıl 200 bin lira olan bir market kirası için bugün 1 milyon lira talep ediliyor. Kira artışları, neredeyse altın fiyatlarındaki yükselişle yarışır hale geldi” dedi…
Kaynak: Türkiye Gazetesi

