KUZEYEGEHABER-Bilim insanlarına göre kahve, bağırsakta bulunan faydalı bakterilerin çoğalmasını teşvik eden polifenoller bakımından zengin. Bu polifenoller, vücutta prebiyotik etki yaratarak özellikle Lawsonibacter asaccharolyticus, Alistipes ve Faecalibacterium gibi yararlı bakterilerin gelişimini destekliyor. Bu bakteriler ise metabolizmayı düzenlemeden iltihapla mücadeleye ve bağışıklık sisteminin güçlenmesine kadar birçok fayda sağlıyor.
Yapılan çalışmalar, düzenli kahve tüketen bireylerde mikrobiyom çeşitliliğinin daha fazla olduğunu gösteriyor. Özellikle Alistipes ve Faecalibacterium türlerinde artış gözlemlenirken, zararlı olarak bilinen Erysipelatoclostridium bakterisinin sayısında azalma tespit edildi. Bu da kahvenin yalnızca enerji vermekle kalmadığını, aynı zamanda sindirim sisteminin dengelenmesine katkıda bulunduğunu gösteriyor.
BEYİN VE KALP SAĞLIĞINI DESTEKLİYOR
Bir başka dikkat çeken araştırmada ise kahve içen bireylerin bağırsaklarında, beyin ve kalp sağlığı ile ilişkilendirilen Lawsonibacter asaccharolyticus bakterisinin yoğunlukta olduğu belirlendi. Bu bulgu, kahvenin merkezi sinir sistemi üzerindeki etkisinin yalnızca kafeinle sınırlı olmadığını ortaya koyuyor.
Uzmanlar, bağırsak sağlığını desteklemek amacıyla günde 2 ila 3 fincan sade kahve tüketimini öneriyor. Ancak aşırı kafein alımının çarpıntı, uykusuzluk ve mide rahatsızlıkları gibi yan etkiler doğurabileceğini hatırlatıyor.
İÇ ORGANLARDAKİ YAĞLANMAYI AZALTIYOR..
Öte yandan, daha önce Amsterdam’da yürütülen bir araştırmada düzenli kahve içenlerin yaşlılıkta kas gücü kaybı ve zayıflık riskinin azaldığı da ortaya konmuştu. Ayrıca kahvede, iç organlardaki yağlanmayı azaltmaya yardımcı olabilecek bir bileşiğe de rastlandı.
Kısacası, kahve yalnızca bir sabah ritüeli değil; bağışıklık, sindirim ve genel vücut sağlığı için de güçlü bir destek olabilir. Ancak her şeyde olduğu gibi, kahvede de ölçü şart…
Kaynak-Gerçek Gündem