Ana sayfa » Güncel » “TABUTUNUZ OLACAK YAPININ İÇİNDE YAŞAMAKTAN VAZGEÇİN…”

“TABUTUNUZ OLACAK YAPININ İÇİNDE YAŞAMAKTAN VAZGEÇİN…”

Yazar: Erdinç Şahin
0 yorum

KUZEYEGEHABER-İstanbulların depreme karşı bina dayanıklılığını ölçmeleri için İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), uzmanları ile ücretsiz hızlı tarama metoduyla hasar tespiti yapıyor. Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremin ardından İBB’ye 40 bin 379 bina için “hızlıca inceleyin” talebinde bulunuldu.

Depreme dayanıklılık tespiti konusunda sadece ev sahipleri değil, kiracılar da evlerini inceletebilecek. İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökce, İstanbul’un genelinde, tüm ilçelerde “hızlı bina taramasına” yoğun bir talep olduğunu ifade ederek “Yaklaşık 3,5 yılda 29 bin 700 binaya ilişkin -anca o kadarına izin ulaşabilmişken- son bir haftada 50 bin binayı aşkın başvuru aldık. Bunlara ilişkin organize oluyoruz” diyor.

BİNA TARAMASI YARIM GÜNDE BİTİRİLİYOR…

Gökce, “hızlı bina taraması”nın 10 kata kadarki binalarda yapıldığını, 10 katı aşan binalarda teknik olarak yapılmasının mümkün olmadığını belirterek şunları söylüyor:

“Bina taraması, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin, İnşaat Fakültesi hocalarının oluşturmuş olduğu özel bir yöntem. 10 katın üstündeki binalarda sağlıklı sonuç verme ihtimali çok azalıyor. Ekiplerimiz gün içerisinde, eğer bir aksilik olmazsa, birkaç saat içinde ya da yarım günde binadaki analizlerini tamamlıyorlar. Önce binanın rölevesini çıkartıyorlar ve bunu sayısal ortama aktarıyorlar. Daha sonra sıvasını kaldırıp, betonun kalitesini ve mukavemetini ölçüyorlar.

Özel bir aletle demir donatının yerini buluyorlar, bu demir donatının paslanmış olup olmadığına, betonla bitişik mi, demirin çapı ve nervürlü olup olmadığına bakıyorlar. Bunlar tamamlandıktan sonra ofis ortamında bilgiler bir araya getirilip, arkasından zemin ilişkisine de bakılarak deprem sürecinde ne kadar performans göstereceğine ilişkin notlar veriliyor. A en kuvvetli, E en zayıf olmak üzere notlar bunlar.”

“2000 SONRASINDA YAPILMIŞ BİNALARA DA BAKACAĞIZ”

Gökçe, bu uygulamanın bugüne kadar sadece 2000 öncesi yapılan evlerde ve ev, mal sahiplerinin talebi ile yapılmış olduğuna dikkat çekerek, Kahramanmaraş depremlerinden sonra bunun değiştiğini ifade ediyor:

“Kahramanmaraş depremlerinde yeni yapılarımızın da yıkıldığını gördük. Özellikle kiracıların içlerine sinmeyen, yoğun bir güvenlik sorunu yaşadığını hissettiğimizden bugün itibari ile kiracıların da taleplerini alacak şekilde sistemimizi yeniledik. Mal sahibinin mukavemet göstermesi halinde bu iş çok zor sonuçlanacağı için öncelikle onların anlayışına, yardımlarına ihtiyacımız var.

Bugüne kadar 2000 sonrası yapılan binaları değerlendirme dışı tutuyorduk. Çünkü öncelikli risk 2000 öncesi binalarda görülüyor ve İstanbul’da yaklaşık yüzde 73’lük bir kesimi 2000 öncesi yapılmış binalar bulunuyor. Şu aşamada 2000 sonrasında yapılmış binalara da bakacağız. Onun için üniversite ile yeni bir analiz daha yapıyoruz. Kısa bir süre sonra onlara da başlayacağız.”

YAPININ YIKILMASININ DOĞRU OLACAĞINI BİLDİRİYORUZ…

Yurttaşlar, oturdukları evin riskli çıkma ihtimalinden çekinip, bu taramayı yapmaktan imtina ediyorlar mı? Gökce, bu soruyu şöyle yanıtlıyor:

“Bizim tespitimiz riskli yapı tespiti değil. Riskli tespit yapısı 6306’lı sayılı kanun kapsamında Bakanlığa akredite olmuş lisanslı kuruluşlar yapıyor. Onlar riskli dediğinde, otomatikman Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne bunu bildiriyorlar ve ok yaydan çıkmış oluyor. Bu durumda sizin yapınızı 60+30 gün içinde tahliye etmeniz ve sonra yapının yeniden yapılmak üzere yıkılmaya girmesi gerekiyor. Bizimki bundan bir önceki aşama. Biz size bu yapının yıkılmasının doğru olacağını bildiriyoruz ve bunun takipçisi olmaya çalışıyoruz.

Evet, bu analizi yaptırmakta bile çekiniyorlar. Daha önce 107 bin tane binaya gitmişiz, 29 bini izin vermiş. Yüzde 70’inden fazlası bizim analiz yapmamıza izin vermemiş. Olası bir şekilde binanın mukavemetinin zayıf olduğu yönünde bir bilgi ortaya çıkar ve yayılırsa, söz konusu yerin emlak değerinin, kira ve satın alma ilişkin değerlerinin düşeceğinin ve bu anlamda birtakım kayıtları olacağını düşündüğünden, bunu yapmakta imtina ediyorlar.”

TABUTUNUZ OLACAK YAPININ İÇİNDE YAŞAMAKTAN VAZGEÇİN…

Gökce, “Şu saatten sonra imtina etmeyin” diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Bakınız, can ve mal güvenliği önemli. Azıcık emlak değerinden, yaşam standardınızdan fedakârlık etmezseniz can da mal da kalmıyor. Gerekirse bunun için kira desteği veriyoruz. Mevzuat bin 500’e kadar çıkarttı. Biz üç katı kadar vereceğiz. Mevzuat sadece ev sahiplerine veriyor, kirayı da vereceğiz.

En dezavantajlıdan başlayarak bu kira desteğini vermeyi düşünüyoruz. Varsın daireniz 100 metreden, 80 metreye düşsün, bundan imtina etmeyin. Varsın üç kuruş birikiminiz varsa bu yeni yapının yapılması için yapım sürecinde harcansın. Belki de tabutunuz olacak bir yapının içinde yaşamaktan vazgeçin.

Bu deprem sadece İstanbul’u değil bütün Marmara bölgesini etkileyecek. Tekirdağ, Bursa, Balıkesir, Yalova, Kocaeli için de riskler var. Fayın yakınında olan ilçelerin doğal olarak daha fazla etkilenmesi beklenir. Küçükçekmece göl havzasından, Büyükçekmece, Silivri hattından başlayarak, tarihi yarımada Fatih, kıyı ilçelerimiz Bakırköy, Zeytinburnu, diğer tarafta Tuzla, Kartal, Pendik görece daha fazla risk altında. Kuzeye gittikçe İstanbul’da riskin azaldığını söyleyebiliriz ama bunlarda da yapı tekniğine uygun yapılmamış ise zemin kalitesi daha düşüğe denk gelmişse risk olacaktır.”

YAPI GÜÇLENDİRİLMESİ İLE İLGİLİ MEVZUAT OLUŞTURULMALI…

Milyonlarca insanın yaşadığı Marmara bölgesi için başka neler yapılabilir? Gökce, “Bu kadar sayıda binanın hepsinin 1- 2 yıl içinde yıkılıp, tekrar yapılmasının teknik olarak çok güç” olduğunu hatırlatarak şu önerilerde bulunuyor:

“Kiracıların başka bir mülkü yok, mecbur oldukları için orda oturuyorlar. Onların çıkması için anlamlı bir yol tarif etmezseniz onları yoksunluğa mahkûm edersiniz. İkincisi, yeni yapı yapacaklar için yeni alternatif finansman modelleri lazım, sigorta ve vergi ile ilgili yüklerini azaltmak lazım. Üçüncüsü güçlendirme önemli bir başlık.

Ülkemizde güçlendirme verimli uygulanmış bir yöntem değil, mevzuatı da yok. Bir yapıyı güçlendirmek istediğinizde binanın metrekaresi küçülmüş, elverişsiz hale geldiği için toplam maliyeti de yüzde 70’i bulduğu için vatandaşlar güçlendirmekten vazgeçiyorlar. Binaların en azından tamamının yıkılmayacak şekilde bir bölümümün güçlendirilmesi sağlanırsa can kaybının en aza indiği bir durum oluşabilir. Bu yüzden güçlendirme ile ilgili mevzuat oluşturulması gerekiyor…”

Kaynak: Gerçek Gündem

İlginizi Çekebilecek Yazılar

Yorum Yap

* Bu formu kullanarak, verilerinizin bu web sitesi tarafından saklanmasını ve işlenmesini kabul etmiş olursunuz.

© 2015 – 2023 | Kuzeyegehaber.com