Geçen yazıda teknolojik gelişmişlik olarak bizden 100 bin sene ileri olan uzaysal varlıkların! bazı icraatlarından bahsetmiş, ve ABD neden 38 yıldır burnumuzun dibindeki Aya gitmiyor diye de sormuştum.
Bu soruya yanıt vermeden önce Aya ilk ayak basma şerefine nail olan Neil Armstrong’ve ekürisi Buzz Aldrin’den bahsetmek gerekiyor, zira bu sorunun yanıtı bu ikili de olabilir.
1969 yılında Apollo 11 uzay uçuşuyla birlikte Ay’a ayak basan ilk insanlardan Buzz Aldrin isimli astronot, “Uzayda gözlemleyebildiğimiz kadar yakından bir şey gördük” diyerek evrende yalnız olmadığımızı belirtmişti.
İngiliz Daily Mail gazetesinin iddiasına göre Aldrin ve daha önce evrende yalnız olmadığımızı söyleyen Al Worden, Edgar Mitchell ve Gordon Cooper ismindeki 3 astronot daha yalan testinden geçti.
Aldrin ve diğer astronotların yalan makinesi sorgusuna “Oldukça katı laboratuvar koşulları” altında girdiklerini vurgulanıyor. Kaynaklar Aldrin, Al Worden, Edgar Mitchell ve Gordon Cooper’ın Ohio, Albany’de bulunan Biyoloji Enstitüsü tarafından yürütülen çalışmalara katıldıklarını belirtiyor.
ABD’nin Ohio eyaletindeki BioAcoustic Biology Enstitüsü’nde yapılan araştırmada söz konusu iddiada bulunan 4 astronotun sesleri analiz edildi. Apollo 11 görevinde Neil Armstrong ile Ay’a ilk insanlı uçuşu gerçekleştiren Buzz Aldrin, yalan testini geçti. Yani deneyimli astronotun söylediklerine göre evrende yalnız değiliz..
Daily Star, 88 yaşındaki Aldrin’in gözlemlenecek kadar yakına gelen “L” şeklinde bir UFO gördüğünü aktarırken, yalan makinesi sorgusunda ise doğruyu söylediğinin anlaşıldığını iddia etti. İki efsane astronot toplamda 21 saat 36 dakika ve 21 saniye boyunca Ay yüzeyinde kaldı.
Neil Armstrong 5 Ağustos 1930’da Wapakoneta, Ohio’da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimi sırasında izcilik yaptı. Purdue Üniversitesi’nde havacılık ve uzay mühendisliği okudu. Kore üzerinde Amerikan Deniz Kuvvetleri pilotu olarak 78 saat uçuş yaptı. 1956 yılında evlendi, üç çocuğu oldu.
ABD uzay programına astronot olarak katılmak için başvurdu, denemelerden başarıyla geçti. Gemini 8 uçuşuyla ilk kez uzaya gitti. 20 Temmuz 1969 tarihinde Apollo 11 ile yaptığı ay yolculuğunda aya ilk ayak basan insan oldu.
Apollo 11, NASA’nın Apollo projesinin beşinci insanlı uçuşuydu. Daha önceki uçuşlardan ikisi Ay çevresinde uçmuş ve biri Dünya yörüngesinde Ay’a iniş manevralarını gerçekleştirmişti.
Roket tarafından fırlatılan uzay aracı üç bölüme sahipti: üç astronot ve erzaklarının bulunduğu Komuta Modülü, yön değiştirme amacıyla yakıt ve motorların bulunduğu Hizmet Modülü ve bunların yanı sıra Ay Modülü.
Uzay aracı fırlatma roketi tarafından Ay rotasına sokulduktan sonra ikisi birbirinden ayrıldı ve uzay aracı üç gün boyunca Ay yörüngesine girinceye dek yoluna devam etti. Burada Armstrong ve Aldrin Ay Modülü’ne geçti ve Ay’ın Dünya’ya bakan tarafında bulunan Sessizlik Denizi’ne iniş yaptı.
Wiki Teyze Armstrong’u kısaca böyle tanımlıyor. Bu bilgilerin dışında Armstrong’un çok dürüst bir insan olduğu ve asla yalan söylemediği de ilgili çevrelerce yakinen biliniyor.
21 saat 36 dakika Ay yüzeyinde kalan iki astronotun Houston’la yaptığı görüşmelerin ses kayıtları NASA tarafından yıllarca gizlendi. Lakin, gerçeklerin er geç ortaya çıkma prensibi! gereğince takip eden yıllarda bazı şok gerçekler yavaş-yavaş ortaya çıktı.
Ay’a Neil Armstrong, Edwin Aldrin ve Michael Colins’in inmelerinden önce belirlenmeyen bir cismin indiği, ABD’li bilim insanlarının bunu fark ettiği ancak Ay’a gitme misyonunu tehlikeye atmamak için 40 yıl boyunca bu fotoğraf sır gibi saklandı.
Koyu bir Katolik olan Armstrong Apollo 11 görevi esnasında, Aya indiğinde Nuhun Gemisini Ağrı Dağının zirvesinde gördü ve onu fotoğrafladı.
Armstrong, 1980’li yıllarda Türkiye’ye geldi, yanındaki ekiple birlikte Ağrı Dağına tırmandı ve Ay’dan fotoğrafını çektiği Nuhun Gemisini aradı. Armstrong’ bu ziyaretinden önce Apollo 11 mürettebatı ile birlikte 20-22 Ekim 1969 tarihlerinde dünya turu kapsamında Ankara’ya gelerek 20 Ekim 1969 tarihinde Anıtkabir’i ziyaret etti.
Uzaylılar Dünya’ya nereden ve nasıl geliyor, burada ne arıyorlar, aradıklarını buluyorlar mı, niyetleri dostluk mu yoksa düşmanlık mı, zaman-zaman meydana gelen depremlerin nedeni, inanılmaz bir enerji kullanılarak açılan Portallar mı, bu portallar nerelerde oluşturuluyor, ne gelip-ne gidiyor gibi soruların yanıtı ise bundan sonraki yazıda olacak.
40 yıldır biriktiriyorum, yazacak öyle çok şey var ki. Fırsat buldukça sizlerle paylaşacağım. Bazıları; hadi be, bu da olacak şey mi dedirtecek türden şeyler bunlar. Ama hepsi oldu ve olmaya da devam ediyor!.
Şimdilik hoşçakalın, dostça kalın…
