Öncelikle şu gerçeğin altını çizelim;
ABD ve İsrail, Ortadoğu’yu parçalamak ve “küçük ve bağımlı”
 devletçiklerle “Büyük İsrail” rüyasını gerçekleştirmek istiyor!
 Bu projeye “Büyük Ortadoğu Projesi” (BOP) dediler.
Sonra, bu projeyi genişlettiler, Kuzey Afrika ve Kafkaslara kadar uzanan bir bereketli alana göz diktiler ve “Genişletilmiş Ortadoğu Projesi” (GOP)ortaya çıktı. Irak ve Suriye bu nedenle kanlı savaşlara sahne oldu.
Libya’ya bu nedenle saldırıya uğradı. Ortadoğu’da petrol var; dünya petrol tekelleri bu kaynağı sömürmek istiyor ve sömürüyor. Silah tekelleri bu nedenle büyük kazançlar sağlıyor.
Olan, bu coğrafyada yaşayan günahsız insanlara oluyor. Bu
 cehennemden kaçmaya, insanca yaşamaya çalışıyorlar. Bu yüzden
 Ege’de boğulup ölmeyi, yaban ellerde sürünmeyi göze alıyorlar!
 Hatırlayalım;
ABD Irak lokmasını yutmaya karar verdiğinde, Irak’a ilk ambargo
 uygulayan ülke Türkiye oldu. Zamanın siyasi egemeni Turgut Özal; “Bir
 koyup üç alacağız” diyordu! ABD emperyalizminin yanında olmak
 doğruydu ona göre! Müslüman halka ne olacağı umurunda değildi!
Bir koyup üç alamadık ama bir yandan ticari olarak büyük zararlara
 girerken, öte yandan “ÇEKİÇ GÜÇ” belasıyla tanıştık!
Çekiç Güç, kuzey Irak’taki Peşmerge’nin can güvenliğini korumak üzere
 gelip ülkemize yerleşti ama uzun yıllar gitmedi! Bu arada öğrenildi ki;
 Çekiç Güç PKK’ya çok yönlü destek veriyor! Bu gerçeği ilk gören ve
 açıklayan Orgeneral Eşref Bitlis alçakça yok edildi!
Suriye olayı neydi?
 ABD, “Suriye’yi Esad zulmünden kurtarmak” ve ülkeye demokrasi
 getirmek istiyordu!? Sanki Ortadoğu’daki diğer ülkelerde demokrasi
 varmış gibi!
Asıl neden; Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde Suriye’yi de Irak gibi
 parçalamak ve bir adım sonrasında Türkiye ve İran’dan da koparılan
 toprak parçaları üzerinde “Kürdistan” devletini kurmaktı!
Suriye’de “muhalif gruplar” örgütlendi, silah ve para desteği verildi.
 Üstelik, bir de İŞİD örgütü sahneye çıkarıldı! Suriye bir iç savaş kaosu
 içinde yakıldı, yıkıldı, masum insanlar öldürüldü. Kimileri kaçıp ülkemize
 sığındılar.
 “Biz Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanıyız” diyenler, PYD lideri Salih
 Müslim’i resmi devlet adamı gibi karşılayıp, özel görüşmeler yaptılar!
 Diğer muhalifleri İstanbul’da toplayıp, ÖSO-Özgür Suriye Ordusu’nu
 kurdular, eğittiler ve donattılar. Sonra da Esad’ı devirmek için sahaya
 sürdüler!
Hatta öyle coştular ki; çok kısa zamanda “Emevi Camii’nde Cuma
 namazı kılmayı” düşlediler!
Bu arada, Ortadoğu’da ve özellikle Suriye’de siyasal ve ekonomik
 çıkarları olan Rusya girdi sahneye! Sıranın kendisine gelmekte olduğunu
 gören İran da Rus…
Ortadoğu’da ve ülkemizde kalıcı barışın ilk adımı, “BARIŞ İÇİNDE
 YAŞAMAK” olmalı.
İkinci adım; etnik köken ve mezhep ayrımı gözetmeksizin gerçek bir
 demokrasi ve HUKUK DEVLETİ değerlerinde “Birlikte yaşamak” dır.
Etnik ve mezhepsel ayrımlarla oluşan, emperyalizmin güdebileceği
 güçsüz ve bağımlı “küçük devletçikler” olarak değil, ULUS KİMLİĞİ ile
 büyük ve onurlu devletler olarak yaşamalıyız..
 
 
